1 Temmuz 2011 Cuma

Yetişkin Uysallığı

Her gün işe geliyoruz, gidiyoruz..
Aynı dizileri seyredip, aynı yemeklerin etrafında dolanıp duruyoruz..
Konuşmalarımızı renklendirmek için dedikodu kazanına sarılıp, kısır döngülerimizde dön dön dönüyoruz..
Çocuklar kadar çok gülmeyip, artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz..
Peki hiç mi birşeye heyecanlan mıyoruz..
Facebook'ta bulduğumuz ilkokul arkadaşımıza,
Kalabalıklar içinde aynı dilden konuşabildiğimiz birine,
Veya belki de benim gibi sevdiğimiz bir yazarın yeni kitabının çıkmasına..


Bugünkü heyecanımın nedeni bu çünkü. Hakan Günday'ın yeni kitabı Az'ın tanıtım yazılarını okudum bugün..
İplerimi koparasım, koşa koşa gidip kitabı elime alasım, kapağını sevesim ve  bu dünyanın içine giresim geldi.
Monotonluğumdan kurtulup hala bir şeylere heyecanlanabildiğim için sevindim.
Kendime yarın için bir amaç bulduğum için mutlu oldum.
Yetişkin uysallığı böyle bir şey çünkü. Doğduğumuzda türlü zenginliklerimiz olan bizler, eğitim sistemi ve toplum düzeni denen tornoda farklılıklarımızı geride bırakıp daha çok birbirimize benzemeye başlıyoruz.
Daha az neşeli, daha süprizsiz, daha heyecansız insanlara dönüşüyoruz.
En absürd haberlere bile şaşırmaz hale gelip, yanımızda davul patlasa tepki vermeyecek insanlar oluyoruz..
Hakan Günday, farklı bir yazar bu anlamda. Biraz karanlık biraz argo yazıyor, ama sıradan değil asla. Uysal değil, tornoya girmiş gibi hiç değil. Her kitabı karanlık bir kapı sanki..
Az kelime oyunuyla baştan cezbediyor insanı:
"Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi..."

Aysun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder