14 Aralık 2010 Salı

Kepenklerimi indirdim...

Müthiş bir hafta sonundan sonra herkese iyi haftalar diliyorum.
Müthiş dedim ama evde pinekleyerek geçirilmiş bir hafta sonu :)
Tam da istediğim gibi. Hava da soğuktu yat, kalk, kafana göre takıl ve en önemlisi puzzleını (bunun ekleri de böyle eklenir herhalde :) İngilizce kelimeye Türkçe ek  ….Tarzanca dediklerimi bu sanırım) bitir.  
Yalnızlığımı seviyorum galiba… bu hafta sonu o kadar iyi geldi ki bana. Çok huzurlu ve mutlu başladım pazartesi gününe. Ama asosyal değilim. Hatta bazen gezip tozmaktan kendime bile vakit bulamıyorum. Şikâyetim yok. Fakat evim benim mabedim gibi.

Elif Şafaktan alıntı yapsam tekrar… O kadar güzel anlatmış ki yalnızlığı, altını çize çize okudum sayfa kıpkırmızı oldu…

Bilmem Yalnızlık Efendiyle aranız nasıl?  Benim oldum olası iyidir. Severim kendisini, zannımca o da benden memnundur. Yalnızlık Efendi uzunca boylu, titiz, temiz ve bakımlıdır. Çok yakışıklı sayılmaz belki, fakat hayli alımlıdır. Kıyafetlerini nerede diktirir bilmem, ama giyimi kuşamı farklıdır. Hayatımda tanıdığım en donanımlı, en kültürlü, ayakları en çok yere basan varlıklardan biridir. Okumayı, düşünmeyi ve hayal etmeyi sever; haftada en az üç kitap bitirir. Tefekkürü de bilir, tevekkülü de. Özgüveni yüksektir, kendi kendine yeter. Kimseye yalakalık etmez, hesap kitap yahut pazarlık ve çıkar işlerinden hazzetmez. Elalemin nabzına göre şerbet vermez, kula kulluk etmez. Vefalıdır. Sadıktır.
…Kimseyle düşmanlığı yoktur. Kancıklık sevmez, dedikodu etmez. Başkasının gölgesine muhtaç olmadan tek başına yaşayan hür ve gür bir ağaç gibidir. Canı sıkılınca duvarında asılı eski bir yazıya bakar; kim bilir hangi mahir hattatın elinden çıkma yazıda şöyle yazar: “Bu Da Geçer Ya Hu”…

… Yalnızlık Efendi  en çok başkalarıyla karıştırılmaktan rahatsızdır. Yalnızlık, “Issızlık” demek değildir. Issızlık Efendi başka mahallede yaşar. Biraz huysuz bir tiptir. Hani bahçesine kaçan topları kesmeye kalkan aksi ihtiyarlar var ya, onlardandır. Bizimkiyle ara sıra selamlaşırlar o kadar. Keza Yalnızlık,”Kimsesizlik” demek de değildir. Kimsesiz Efendi şehrin dışında bir mağarada yaşar. Saçı sakalı birbirine karışmış. Bizimkiyle kırk yılda bir karşılaşırlar o kadar. …

… Yalnızlık Efendi   der ki, “Yalnızlık insanın kendi kendisiyle yaptığı sohbettir. Aracısız. Katkısız. Oyunsuz. Yalansız. Saf ve som bir sohbet… “  Bazen olur bana, nedensiz, öylesin. Güçlü bir kaçma arzusu başlar içimi kemirmeye. Televizyon, radyo, gazeteler… Hepsinden koparım. Telefonları bir kenara kaldırırım. E-maillere bakmam, kimseye tek satır yazmaz olurum. Kepenkleri indirir, geçici bir süre tadilata girer, içime kapanırım. Yapılacak işler kule olur yükselir masamda. Okunacak mektuplar, kotarılacak sorumluluklar birikir de birikir bir kenarda. Sokağa çıkasım gelmez; çıksam kenarlardan yürürüm, saçak altlarından….
… Dedim ya, oldum olası Yalnızlık Efendi ile aram iyidir. Severim kendisini. Zannımca o da dostluğumuzdan memnundur.

Nerdeyse yazının tamamını yazdım. Özür dilerim Elif Şafak,  ama napayım kıyamadım aralarından seçmeye o kadar güzel anlatmışsın ki beni…
Ama yeni bir hafta başladı ve tadilat bitti hepinize güzel bir hafta diliyorum.
Zeynep

2 yorum:

  1. eline sağlık zeynebim çok güzel olmuş

    YanıtlaSil
  2. canımmm sağol puzzledaki faydalarını hiçe sayaymamma ;)

    YanıtlaSil