16 Eylül 2011 Cuma

Elif Şafak-kolik

Malum bu hatunu çok severim, onun kitaplarına söz ettirmem, fahri basın danışmanı gibi ortalıkta dolanıp yerel merkezdeki onla ilgili sorulara cevap veririm. Komşukaremle bu aralar  daha bir çok konuşur olduk onun hakkında.
Ben köy otobüsünde tıngır mıngır giderken bile teknoloji vasıtasıyla kitaplarını tartıştık, İskender'i masaya yatırdık kaldırdık okuduk bitirdik. Aramızdaki kilometrelere inat, beyinlerimizin onun etrafında döndü..
Sonra.. dün eve gittim. Haftasonundan kalma gazeteye göz attım. Gazetedeki köşe yazısını okudum..
Gözlerim kalem aradı, sonra defter..O küçücük gazete parçasındaki cümleleri not etmek istedim..
Hani benim derdim, sevdiğim cümlelerin kaybolmasıydı ya, iskender de buladım demiştim ya..
Baktım yerli yerindeymiş hala..Orada duruyormuş..



Canım gene Elif Şafak okumak istedi. Keşke dedim, kıyıda köşede zor günlerde okunmak üzere bir kitabını bıraksaydım..Ne kadar bencilce ve de anlayışsızca sanki kolay o kitapları yazmakmış gibi daha çok üretse de ben hep okusam dedim..Ama okumuşum hepsini ilk günden..
Hainlik belki, biz okurların talep ettiği gibi yazmasını beklemek..
Ama işte özlediğin bir arkadaşa sarılmıak gibi birşey benim ki..

...Biz kadınlar güzel yama yapar, leke çıkarır, kırıkları onarır, -mış gibi yaparız. Bu esnada habire açıklamalarda bulunuruz kendimize. Bir savunma halindeyiz gece gündüz. Ya suçluluk duyuyoruz , elimizde matkaplar oyuyoruz vicdanımızı, işlemediğimiz günahlardan bile kendimizi mesul tutmanın yollarını buluyoruz ya, bravo bize; yahut da defans da duruyor, sevdiğimizi aslanlar gibi kaplanlar gibi savunuyoruz, sadece dış dünyaya değil, en çok da kendimize karşı, kendi yüreğimize..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder